GÜLŞEHRİ —— ALINTIDIR

GÜLŞEHRİ

 

 

Gülşehri, 14. yüzyıl Türk şairi.

Döneminin en önemli şairlerinden biri olan Gülşehri’nin hakkında bugün pek fazla bir şey bilinmese de mutasavvıf olduğu bilinmektedir.

Nakli ilimlerde bilgili olmasının yanı sıra matematik ve felsefe gibi aklî ilimlerle de ilgilendiği ve bu konularda da bilgi sahibi olduğu düşünülmektedir.

Gülşehri’nin Kırşehir’de Mevleviliği yaydığı ve zaviyede yaşadığı mahlasını da o zaman adı Gülşehir olan Kırşehir’den aldığı bilinmektedir.

Bir mutasavvıf olan Gülşehri’nin eserleri bunun izlerini taşır.

Ayrıca şair Feridüddini Attar, Mevlâna Celaleddin Rumi ve Senai gibi mutasavvıf yazarlardan etkilenmiştir.

Nitekim ünlü eserlerinden biri Attar’ın ünlü mesnevisi Mantıkut Tayr’ı temel alan aynı adlı mesnevidir.

Çoğunlukla bu eserinin Attar’ın eserinin tercümesi olduğu sanılsa da aslında, Gülşehri’nin de bizzat belirttiği gibi, eser aynı adı ve temel hikâyeyi barındırmakla birlikte bir tercüme değildir.

Orijinal Mantıkut Tayr’ın içeriği eserde yoğun biçimde değiştirilmiş ve farklı kaynaklardan yeni içerikler eklenmiştir.

Örneğin Rumi’nin Mesnevi’si ve ünlü Hint klasiği Kelile ve Dimne gibi.

Bunun dışında Felekname isimli ünlü bir eseri daha vardır.

Felekname’yi İlhanlı hükümdarlarından Gazan Han’a sunmuştur.

Ayrıca Aruz-ı Gülşehri ve Kuduri Tercümesi adlı başka eserleri de vardır.

Gülşehri Türk yazar ve şairlerin Türkçe eser vermek istemediği, Arapça ve özellikle de Farsça yazdığı bir dönemde eserini Türk dilinde yazarak Türk dilinin savunuculuğunu yapmıştır.[1]

Kaynakça

 Özkan, Abdullah. Türk Şiiri Antolojisi.

Gülşehri

Hayatı hakkında çok az bilgi vardır.

  1. yüzyıl sonlarına doğru Sultan Veled’in isteği üzerine Kırşehir’de kurduğu tekkede Mevlevi tarikatını tanıtıp yaymaya başlamıştır.

Ahi Evran’ın dervişlerinden olan Gülşehri, daha çok Mevlânâ etkisinde kalmış, bu nedenle de Mevlevî olabileceği ileri sürülmüştür.

İslami ilimlerin yanı sıra matematik, mantık ve felsefeyle uğraşmıştır.

Edebi Kişiliği

Gülşehri’nin eserleri Eski Anadolu Türkçesi bakımından çok değerli olduğu gibi, tasavvufi açıdan da önemlidir.

Eserlerini yer yer doğa tasvirleriyle süslemiştir.

Türkçe ile şiir yazılamayacağı düşüncesinin ağırlık kazandığı bir dönemde yazdığı Türkçe şiirlerle bunun aksini kanıtlamıştır.

Gülşehri’nin eserleri, hem eski Anadolu Türkçesi, hem de tasavvuf açısından büyük önem taşır.

Türkçeyi ve aruz veznini iyi kullanan bir şair olan Gülşehri, Yunus Emre’den sonra çağının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edildiği gibi, Türkçenin ileri kültür dili hâline gelmesi için giriştiği çabalarla da tanınır.

Eserleri:

Felekname, Mantıkut-Tayr, Aruz Risalesi, Keramat-ı Ahi Evran, Kuduri Tercümesi.

Felekname

Farsça olarak yazılmış bir mesnevidir.

Konu tasavvufidir.

Kuran’dan ve Mevlana’nın Mesnevi’sinden yararlanılmıştır.

İslam ve tasavvuf felsefesinin işlendiği eserde hayat ve ölüm üzerinde durulmuştur.

Gülşehri bu eserini, o tarihlerde Anadolu’da hüküm süren İlhanlılar’dan Gazan Han’a sunmuştur.

Mantıkut-Tayr

Kuş dili anlamına gelen eser, Feridüddin Attar’ın Mantıkut-Tayr adlı eserinin Türkçeye tercümesidir.

Gülşehri, konunun ana çerçevesine sadık kalarak Attar’ın pek çok hikâyesini kullanmamış, Kelile ve Dimne ile Kabusname’den hikâyeler almıştır.

Eserde çeşitli türlerden kuşların Hüthüt kuşunun başkanlığında, padişahları olan Simurg kuşunu aramaları anlatılır.

Çeşitli maceralardan sonra kuşlar, Simurg’a ulaşır.

Sembolik olarak kuşlar insanları; Hüthüt aklı; Simurg ise Allah’ı simgeler.

Bu yönüyle eser, temsili yani alegorik bir özellik gösterir.

Aruz-ı Gülşehri (Aruz Risalesi)

Farsça olarak kaleme alınan on altı varaklık bir risaledir.

Eserde çeşitli aruz kalıplarının terkip ve teşkilinden bahsedilmekte ve bunlarla ilgili örneklere yer verilmektedir.

Keramat-ı Ahi Evran

167 beyitlik Türkçe bir mesnevidir.

Eserde Ahi Evran, cömertliğiyle tanınan Hatim et-Tai ile mukayese edilir.

Daha önce Felekname de ele aldığı bazı konuların genişletilmiş şekli olan bu mesnevinin 1301’den sonra yazıldığı tahmin edilmektedir.

Kuduri Tercümesi

Gülşehri, Mantıkut-Tayr adlı eserinde Kuduri’yi nazmen çevirdiğini söylüyorsa da, bu eser henüz ele geçmemiştir.

Ayrıca Gülşehri’nin üç şiirine Eğirdirli Hacı Kemal’in Camiün-Nezair adlı nazire mecmuasında, bir şiirine Ömer bin Mezid’in Mecmuatün-Nezair’inde, iki gazeline Keramat-ı Ahî Evran’da, bir gazeline de Mantıkut-Tayr’da yer verilmiştir.

Yorum bırakın