TÜRK DEVLET AKLI —- ALINTIDIR

TÜRK DEVLET AKLI

İletişim UZMANI Gazeteci & Köşe Yazarı / Ahmet ÜNVER / Konya

Soner Yalçın uzun süredir nazikçe sizi uyarıyor…

Ama hiç üstünüze alınmıyorsunuz birader… 

Epistemoloji IV ( Entüisyonizm, Pozitivizm, Pragmatizm, Fenemenoloji,  Analitik Felsefe) - YouTube

Soner Yalçın’ın açtığı sol tartışmasının odak noktası pozitivist epistemolojinin gelinen noktadaki mevcudu açıklama yetersizliğidir.

Konu bu yönüyle hiç ele alınmadı.

Bizatihi Batıda aydınlanma ve pozitivist bilgi felsefesinin eleştirisi özellikle Alman felsefe geleneği (Yeni Kantçılar) içerisinde çok köklü olarak yapılmıştır.

Okuma Atlası Felsefe: Yeni Kantçılık

Bizim yanlışımız Daryush Shayegan’ın tabiriyle “Batı içinde yapılmış tartışmaları sanki bizim de yaşadığımız şeylermiş gibi sanmamız.

Batının 14-18. yüzyıllarda yaşadığı süreç dünyanın geri kalan hiçbir coğrafyasında yaşanmadı”.

Buna dikkat etmemiz gerekir.

Kendi siyasi ve sosyal gerçekliğimizi önce kavramsal olarak tanımlayarak uygarlık tarihinin metinleriyle harmanlamamız gerekiyor.

  1. yüzyılda Doğa Bilimleri örneğine bakılarak adeta kompleksle uydurulan sosyal bilimler, sosyal ve kültürel olanı fiziki bilimler gibi yasalı olarak bilinebileceği yanılsamasıydı.

Vico’dan başlayarak doğa bilimleri ve hümaniter bilgilerin ayrılması gereği Alman Hermneutik gelenekte bir yeni metodolojiye kavuşmuştur.

Doğa Bilimlerinin odağı doğadır ona yönelecek bilimsel etkinlik erklaren (=açıklama) kültüre yönelecek bilimin verstehen (=anlama), yönteminin yorumlama olması zarureti ıskalandı.

Kültürü inceleyen ve bilgi üreten etkinlikler bilimsel yöntemi kullandıkları ölçüde sağlıklı verilere bilgilere ulaşabilirler.

Prof. Dr. Bilsen Beşergil: Epistemoloji (epistemology)

Velakin bunlara epistemolojik anlamıyla bilimsel bilgi diyemeyiz.

Tarihten, ekonomiye, sosyolojiden, Türkoloji’ye insan ve cemiyete bağlı olaylar ancak yorumlanabilir, bu konuda bilgiler üretilebilir.

Buralardan epistemolojik anlamıyla bilimsel bilgi üretilemez.

Mantık, Matematik, İstatistik, tahkik, tetkik, tasvir analiz, sentez yöntemlerini kullanmaları filolojiden istifade etmeleri onarın ürettikleri bilgileri sıhhatli kılar.

Kültürün dünyasında tekilden tümele gidilemez, yasalı ve genel geçer bir bilimsel bilgi elde edilemez çünkü. Kültürün dünyası “a priorilerin” dünyasıdır zira.

İnsan ve kültür etkinliklerini disiplinler arası bir kültür felsefesi ve kültürel eleştiri başlığı altında kümelere ayırmak, farklı bilgi adalarının tespitlerini teorik izah ve açıklamalara götürecek bir yeni yol açılmalıdır.

Alman felsefesinin “kültür bilimleri geleneği” belki bir ışık tutar.

Sol kendini bu yeni gerçeklik zemininde yeniden sorgulayarak insana ve topluma yönelmelidir.

Kapitalizme karşı geliştirdiği eleştiriler, sermaye karşısında emeğe, artı değerin oluşumu ve bölüşümüne yaptığı katkı, sosyal devlet kavramsallaştırmaları artık günümüzde bütün toplumsal kesimlerde saygı ve kabul gören bir büyük mirastır.

Bu sol miras yarınlar için umut ışığıdır.

Siyaset ve Ekonomi: Türkiye'de İşler Nasıl Yürüyor? | Siyaset | SETA

Solun olmazsa olmazları ekonomi politik anlama ve açıklama perspektifindedir.

Neoliberalizmde kalıp sol ve antiemperyalist olunamayacağını, sermayeyi savunup “milletçi”/ milliyetçi olunamayacağını, İslam’ı savunup neoliberal ekonomi modeli desteklemenin garipliği sol eleştirenin berraklaştırdığı bir perspektifidir.

Ekonomi politikte onlarca tercih yoktur.

Ya emekten yanasınız ya da sermayeden yanasınızdır.

Partilerinize sorun, hem  emekten hem sermayeden yanadırlar.!!!

TBMM partilerinin tümü Neoliberaldir ama sorarsan Solcu, Milliyetçi ve İslamcıdırlar.

Siyaset felsefesi ve siyasal düşünceler tarihine fıkhın nezih tabiriyle arkadan yaklaşıyor siyaset dünyamız.

Bu nasıl olabilir?

Soner Yalçın bunu vurguluyor uzun zamandır.

CHP, esas seni kastediyor.

Nazik bir üslup kullanıyor, incitmiyor ama birader hiç üzerinize alınmıyorsunuz.

Solcu CHP, belediyeleri şirketlerle yönetiyor.

Solculuğa halel gelmiyor.!

Adam üstüne zıplayarak “Çav Bella“ bile söyledi.

Nasıl oluyor bu?

Meral Akşener’in arkadaşları en iyi neoliberalizmi biz uygularız diye ortalığı yıkıyor.

Nasıl oluyor sahi?

Hani siz sert tokalaşıyordunuz?

Milletçiydiniz, milletten yanaydınız!

Aynı soruyu MHP’ye sor hakeza!

Türkiye'nin Kalkınması ve İktisadi Devlet Teşekkülleri - Agah Oktay GÜNER,  Dr. Agah Oktay GÜNER - İkinci El Kitap - kitantik | #110201200474

Agah Oktay Güner ismi bilinir ama bana göre milli ekonominin üç temel eserini (İsraf Ekonomisi, Verim Ekonomisi, Türkiye’nin Kalkınması, İktisadi Devlet Teşekkülleri)/(reyiz, başganların hiçbiri okumamıştır. Okuryazarları da okumamıştır, okusa da anlamamıştır.)

Yoksa bu kadar sermaye çığırtkanlığı yapılamazdı.

İSRAF EKONOMİSİ 2.EL, AGAH OKTAY GÜNER - İkinci El Kitap - kitantik |  #170180901442

12 Eylül öncesi MHP kapitalizm karşıtıdır.

Sonrasında herkes gibi safını neoliberalizm yanında almıştır.

Milli gelirin %58’ini alanlar kurumlar vergisinin %18’ini ödüyor.

Salma/baç vergisi (KDV ve ÖTV) kazançtan alınan vergilerin iki katından fazla.

Hala vergileri tabana yaymaktan bahsediyorsunuz.

Oysa tavana yaymanız lazım.

Matematik bunu gösteriyor

Peki nasıl oluyor?

VERGİYİ TABANA MI, TAVANA MI YAYALIM? – VERGİYE DAİR

Milli gelirin %10’u gibi nispi bir rakam yıllık 120 milyar dolar neden üretime dönmüyor?

Böyle bir planlı üretim yapılsa 10 yılda açlık, yokluk, işsizlik kalır mı?

Biz bunu yıllardır açıklıyoruz.

Buna engel olan nedir?

Kapitalizmin bilgiyi denetleme ve yayma mekanizmalarıyla toplumsal bilinç şizofrendir artık.

Bunların tümü epistemolojik körlükten kaynaklanır. Burada suçu halka bulamayız.

Epistemoloji halkın işi değil aydınların işidir.

Tarih bu hesabı aydınlardan soracak.

Peki, aydınları siyasete, partiye büyük telefonlu siyasi kadrolar yaklaştırır mı?

Bunları tartışacak akademik dünya ekonomik sıkıntılarıyla boğuşurken ve akademik özgürlük indeksi malumken konforunu bozmaz –eski üniversite de kalmadı-.

Dünya çapında üniversite olmak: Akademik özgürlük ve üniversite özerkliği -  Sarkaç

BİLİNÇ SIÇRAMASIYLA AŞMAK GEREKİYOR

“Bu kesik dansa karşı” yeni bir şeyler denemek lazımdır.

Bir epistemolojik kopuş gerekiyor.

Epistemolojik kopuş, Gaston Bachelard’ın bilgi felsefesine kattığı en önemli kavramdır.

Yeni Bilimsel Tin Minotor Kitap | 9786256461024

Bir olguyu incelerken daha önce benimsenen konumlanma noktasının, kavram setlerinin ve yöntemin terk edilip, yerine başkalarının ikame edilmesini ifade eder.

Bachelard, örnek olarak elektrik lambası üstünde durur.

Akkor telli elektrik kablosunu kuran teknik, 19. Yüzyıla kadar bütün insanlığın kullanmış olduğu aydınlatma tekniklerinden gerçekten kopmuştur. 

“Bütün eski tekniklerde aydınlatmak için bir maddeyi yakmak gerekir.

Edison’un lambasında, teknik marifet bir maddenin yanmasını önlemededir.

Eski teknik bir yanma tekniğidir.

Yeni teknikse bir yanmama tekniğidir.”

Bugüne kadar yapageldiklerimizle sorunu aşamıyor ve kuşatamıyorsak durduğumuz yeri, bakış açımızı değiştirmek, yeni bir konfigürasyona uğratmak, belki de tersyüz etmek gerekir…

Kuhn, farklı bir bağlamda iflas eden açıklama modelinin, paradigmanın aşılması der.

Kant, Kopernik devrimi der.

PDF) Kant ve Kopernik Devrimi | Mehmet Barış Albayrak - Academia.edu

Bir bilinç sıçraması ile aşmak gerekiyor!

Esasen Türk kültür tarihinde sorunların çözülemez ana geldiğinde benim “bilinç sıçraması” dediğim duruma pek çok rastlanır.

Oğuznamedeki “Tepegöz sendromuna”, Basat’ın bulduğu çözüm bir bilinç sıçramasıdır, epistemolojik kopuştur.

Oğuzname (Necati Demir) - Fiyat & Satın Al | D&R

Kaşgarlı’nın Türkler ve Türkçe üzerinden hadisleri delil göstererek yaptığı yeni siyaset felsefesi, çözümlemesi bir bilinç sıçramasıdır.

Dede Korkut Oğuznamesindeki, “Basat’ın Tepegözü Öldürdüğü Boyu” hatırlayalım.

Basat’ın Tepegözü alt etmesi, bilindik bütün usulleri deneyip başarılı olamayınca paradigma değiştirerek, Tepegözü “kamayla” değil, kızgın şişle en zayıf noktasından öldürür.

Bu bize çok önemli bir mesaj verir.

Polyphemos ve Tepegöz Efsaneleri Arasındaki İlişki: Farklı Toplumlar, Aynı  Hikayeleri mi Anlatıyorlar? - Evrim Ağacı

Demek ki kama, çağa göre değişecek, bugünün kaması ışın kılıcı olsun (lazer pointer) mesela.

DİLİN VE ANLAMIN TARİHSELLİĞİ

Şerh, yorum, tefsir, tavzih, meal, haşiye, derkenar hepsi METİNDE “Aslında şöyle denilmek istendi” kaygısının sonucudur.

Dilin doğası böyledir.

Dil, meramı, göndericiden alıcıya kesintisiz ve tam olarak iletemez.

Böylesi bir iletişim aracı henüz icat edilmedi.

Tarih boyunca yorum ekollerine bakınca bu çeşitliliği görürüz.

Tarihin bütün zamanlarında değişmeksizin aynı anlama gelen, anlamı değişmeyen “bir ölçüde tarih üstü” hiçbir metin yoktur.

Metin, dilsel olması itibarıyla tarihseldir. Değişim ve farklılaşma tarihsel olan her türlü kavram ve olgunun en temel özelliğidir.

Bugün biz Fuzuli’nin 16. yüzyılda “siyaset olmayınca âşk mülkünde nizam olmaz” dizesinde neyi kastettiğini tam olarak bilemeyiz.

Yaklaşık olarak yorumlarız.

Bugünkü tecrübelerimiz ve bilincimiz içine aktararak anlamaya çalışırız.

Bu siyasetin “neçe” olduğunu tam anlayamayız.

Her dönem kendi zihniyet dünyasının, ihtiyaçlarının, dilinin imkânları içerisinden okur ve anlar.

Muradı ilahiyi insan idrakine tam olarak indirgemek doğası icabı sorunludur.

Büyük ve yaratıcı gayretler ister.

Son tahlilde o indirgeme ve aktarma işlemi insancadır ve hata ile malul olması kaçınılmazdır.

O yüzden bazı yorum gelenekleri tefsir değil tevil derler,  Maturidi böyle der.

Maturidi Kimdir ? Maturidilik Nedir ? - MATURİDİ YESEVİ OTAĞI

Sayın Cumhurbaşkanının şahsiyetini değil; icraatlarını, milli perspektife uygun görmediğim, pek çok icraatını çok ağır eleştirdim vaktiyle.

Gördüm ki kendileri de aslında tezvirat ve şahsı hedef almayan eleştirilerin azlığından şikayet ediyor. Etrafında icraatlarını eleştiren bir ekip yok.

Devlet adamları için en büyük handikap.

Oysa eleştiri olmadan ilerleme olmaz.

İnsanlık hep halinden memnun olsaydı, daha iyiyi arayıp bulma arzusu olmasaydı taş devrinden çıkamazdık.

Bu milletin asgari ücretlilerinin, dul kadınlarının vergilerinden maaş alan bir aydın olarak bunu yapmaya vicdani mecburiyetim vardı.

Arkadaşlarım, yakınlarım, “Niye korkmuyorsun”, diyerek kimi tebrik, kimi tenkit, kimi tehdit, kimi ikaz ettiler.

Türkiye ve Türklük hepimizden önemlidir!

Aslolan budur, diye baktım ve devam ettim.

Devam edeceğim…

TÜRKİYE'DE BASKILANAN KİMLİK: TÜRKLÜK

Bir zincirin halkası gibi der Ercilasun hoca, bizler, ilmi Türkçülük geleneğinin öncü kadrolarına karşı, Türklük tinine karşı sorumluluğumuz vardır.

Artık “peltek s kültürü” tayin edici değildir, konkordato ilan etmiştir.

Gardaşlarım, bilmedüğüz şeyler var! diskuru sınırsız çay ve bir tepsi su böreğine yenildi.

Bugün Türk Milliyetçisi sıfatının hiçbir açıklayıcılığı ve ideolojik tayin ediciliği kalmadı?

“Toplaşın yamacıma kalabalık yapalım sonra üçe beşe okuturuzdan”, “sınırsız çay ve su böreğine yayılan bir sefil derin dövlet anlatısına” uzanan garabet.

Attila İlhan merhumun hangi? sorusu gerekiyor

Hangi Sol?

Hangi Seks?

Hangi milliyetçilik?

Genç edebiyatçıların ilham kaynağı: Attila İlhan

Neoliberalizmi ve sermayeyi savunanların Milliyetçiliği Türk Milletinden yana değildir.

Bu yüzden Türk Milliyetçileri olarak birleşelim çağrıları yeni dürümler sarma çağrısıdır.

Biz içerisinde olmayız o milliyetçilerin.

Emekten, üretimden, adil bölüşümden yana olan Türk Milliyetçiliğinin 3 kıtada 150 yılda ürettiği siyasal perspektife bağlı olanlar birleşirse bu bir anlam ifade eder.

Türkiye’nin ihtiyacı budur.

Bilge Kağan’ın açları doyurmak, çıplakları donatmak, başlıya baş eğdirmek ideali diyorum ben buna.

Bunun etrafında toplanacağız.

Bilge Kağan

Devletin ideolojik aygıtları ve jeopolitik perspektifinin ciddi bir yenilenmeye ihtiyacı var.

Şadırvan sohbeti ve çay ocağı Milliyetçilik söhbeti, neoliberal boğazlı kazak solculuğu buna cevap veremez.

Büyük bir arayış var.

Yakın kıta ve deniz havzamız Avrasya’da yaşanan büyük jeopolitik depremden etkileniyor. 

NATO’ya, CENTO’ya bağlıyız artık yemiyor.

Arap kardeşlerimiz var, hemi de Müselmann ııhh, yemedi.

CFR memorandumları, adamınım ağbiler karşılık bulmuyor.

Bilgi üretimi ve teknoloji üretiminde, kültür ve eğitimde, insani gelişim indeksinde zaaflarımız var. 

Akademik özgürlüklerde Uganda gibi ülkelerle yarışıyoruz.

164.sıradayız. 

Akademik Özgürlük Endeksi 2023 raporu Aralık 2022 durumunu yansıtıyor.

Buna göre Türkiye’nin 2022 puanı 0,084.

Türkiye bu puan ile 179 ülke arasında 166. sırada yer alıyor.

Dünya Akademik Özgürlük Endeksi açıklandı:... | Rudaw.net

Tabloya bütüncül olarak baktığımızda statükonun devam ettirilemezliği açıktır.

TEK KUTUPLU DÜNYA ARTIK SÜRDÜRÜLEMEZ

XXI. yüzyılın başında, dünyada özellikle Afro Avrasya alanında jeopolitik bir deprem yaşanıyor.

Tek kutuplu dünya sisteminin sürdürülemezliği artık somut olarak ortadadır.

2025 yılından itibaren Avrasya/ Asya Pasifik alanı dünyanın ekonomik merkezi olacağı açıktır.

Bu yeni tabloda Çin yükselen ekonomik bir dev olarak temayüz etmektedir.

Tarih felsefesi içerisinden son 4000 yıla baktığımızda Çinlilerin kendi anakaraları dışına çıkamadıkları, nüfuz ve kültürel hinterland oluşturamadıklarını görürüz.

Çok kutupluluk ve tek kutupluluk | Independent Türkçe

Ekonomik gücüne rağmen ABD karşısında kutup oluşturacak emperyal tecrübe ve birikimden yoksundur.

Rejimi ve müktesebatı itibarıyla insanlığa teklif edebileceği bir “kozmopolis” ideali yoktur.

Bu yeni tabloda Rusya da tek başına aktör olamaz.

Dünya jeopolitik alanının 4/3’lük alanını kontrol eden Atlantik bloğu karşısında Rusya ve Türkiye, Avrasya’nın kalpgahını kontrol ederek bir çekirdek oluşturabilir.

Nüfus, nüfuz, kültürel müktesebatları ve emperyal tecrübeleri buna müsaittir.

Rus kültürünün teşekkülünde Türk kültürünün payı yadsınamaz.

Kiyev Knezliğinden cihanşümul bir imparatorluk oluncaya kadar Ruslar Türk hakimiyetinde uzun yüzyıllar yaşamışlardır.

Çin’e karşı Türk Rus ittifakı bir büyük tampondur.

Atlantik saldırganlığına karşı Avrasya’yı ancak ve ancak böylesi bir ortak önderlik ayağa kaldırabilir.

Çok geniş bir konudur.

Bu yeni perspektifi tartışmaya açıyorum.

Tengricilik - Vikipedi

Türkün varlık anlayışında Tanrı, varlık ve doğa hiyerarşik değil, bütünleşiktir.

Varlık hadis değil, ezelidir.

Aynı değildir, ama ayrı da değildir.

Türkmen Sufi geleneği, yüzyıllar boyunca bunu Hazar ötesinden taşıdı.

Batı Türk devleti, bu yeni irfan etrafında kuruldu.

Bu hat, Semitik teolojik paradigma ile uzlaşmaz, ontolojik olarak çelişkilidir.

Bozkırın jeopolitik ve teolojik ruhu ile Çölün jeopolitiği teolojik geleneği farklıdır bunları inkâr ederek doğru bir alan açamayız.

Türk devlet aklı, tarihsel bir karar aşamasında olduğu bellidir.

ÜNİVERSİTELER, ÖNCÜLÜK MİSYONUNA YENİDEN KAVUŞMALIDIR

Teknik ekibi çok zayıf buluyorum, bu kadar büyük bir dönüşüm yazane kültüründeki büyük taşlı yüzüklü, yelekli adamlarla kelamı kibar ve menkıbeden beslenen, google kültürlü adamlarla yapılamaz, derin bir (fiil çekmeyi aşmış) Türkoloji feylesofisi gerekir, ama bu yönelişin kaçınılmaz olduğu konusunda hemfikirim.

Kopernik devrimi bilim tarihine, güneşin dünyanın çevresinde döndüğü anlayışı yerine dünyanın güneşin çevresinde döndüğü anlayışını getirmesi ile geçmiştir.

Fotoğraf açıklaması yok.

Öte yandan, bilim tarihi ile çok yakın bir ilişki içinde bulunan felsefede Kopernik devriminin etkisi bundan fazladır.

Kopernik’in merkezden yeryüzünü alıp güneşi koymasının tüm dünyayı olduğu gibi felsefe alanını ve filozofları da sarsması doğaldır.

Ancak, Kopernik’in buluşu, dünyanın evrenin merkezinde bulunduğu kabulünü, dünyanın değersiz ya da kusurlu olduğu, insanın “ilk günahı” nedeniyle gönderildiği bir ceza yeri olduğu gibi anlayışlara darbe vurarak yeni felsefi tartışmalar açmakla kalmıyor, insanın bilgiye erişimde bakış açısının ya da gözlem/referans çerçevesinin önemini de vurguluyordu.

Kopernik kendi sorunsalını, gözlem çerçevesinin, bir başka deyişle referans noktasının hareketi deneyimleme şeklini değiştirdiği düşüncesi üzerinde kurarak çözüyordu.

Bu bakış açısı dönemin bütün önemli düşünürleri üzerinde iz bıraktı.

Bu, daha önce hareket uzaya göre tanımlanırken, şimdi uzayın harekete göre tanımlanabileceği fikrini beraberinde getiriyordu.

Bu, hareket incelemelerinde bir devrim idi.

Hareketin ve bununla birlikte uzayın göreliliği fikrinin başta Leibnizci çevre olmak üzere, pek çok önemli çevrede kabul görmesinde Kopernik Devrimi’nin etkisi göz ardı edilemez.

“Bugüne dek tüm bilgimizin kendini nesnelere uydurması gerektiği varsayılmıştır; ama onlara ilişkin herhangi bir şeyi kavramlar yoluyla a priori saptama ve bilgimizi bu yolla genişletme girişimleri bu varsayım altında boşa çıkmıştır.

Kopernik Devrimi: Güneş Merkezli Evren Teorisi ve Sonrasında, Dünya'ya  Bakışımız Nasıl Değişti? - Evrim Ağacı

Öyleyse, bir kez de nesnelerin kendilerini bilgimize uydurmaları gerektiği varsayımı altında Metafiziğin görevinde daha iyi sonuç alıp alamayacağımızı sınayabiliriz.

Bu istenilen şey ile, e.d. nesnelerin bir a priori bilgisinin olanağı ile, e.d. onlar daha bize verilmeden üzerlerine bir şeyler saptama amacı ile çok daha iyi uyuşur.

Burada durum öyleyse Kopernik’in ilk düşüncesi durumunda olduğu gibidir.

Gök cisimlerinin devimlerini bütün bir yıldızlar kümesinin gözlemcinin çevresinde döndüğü varsayımı altında açıklamada iyi bir sonuç alamadığını görünce, Kopernik gözlemcinin kendisini döndürüp, buna karşı yıldızları durağanlıkta tuttuğu zaman daha başarılı olup olamayacağını araştırmıştı.

Metafizikte de, nesnelerin görüsü açısından benzer bir yol denenebilir.

Kitlelerin Ayaklanması ( Cilt Şömizli ) Hasan Ali Yücel Klasikleri - Jose  Ortega Y Gasset | Nadir Kitap

Daryush Shayegan mesleyi Ortega Gasset’in “Kitlelerin İsyanı” adlı eserinden iktibasla şu şekilde ele alır:

“Buna göre değerler ve ilkeler dizgesinin giderek yok olması, düşünsel aristokrasinin ve düşünür elitin ortadan kalkması, ne bir tarihleri ne de bir kökleri olan insanların ortaya çıkmasına neden olur.

Bu insanlar hiçbir aşkın idealle bağlarının bulunmaması ve boş olmaları nedeniyle, kolayca her türlü deneyimin oyuncağı olabilir ve sonuçta piyasa putlarına yem olabilirler.

Kimlikleri olmadığı için bunlar heva ve heveslerinin kurbanıdırlar.

Bir görev kabul etmeksizin iddia sahibidirler; hiçbir değere inanmadan refah isterler.

Bu kişiler her türlü fıtri soyluluktan yoksundurlar.

Bir başka deyişle kelimenin tam anlamıyla snobturlar.

Bu yeniyetme olgu hiçbir belirli ve özel sınıfı içine almaz.

Bunlar görüş ufukları özel bir mesleğin veya uzmanlık alanının oyalayıcı duvarlarıyla sınırlı olan ve varlığın uçsuz bucaksız nidasından kaygı duyan vasat bireyler gibi her yerde ve her sınıfta bulunurlar.

Bu seyirci tipler, işçi sınıfı, burjuva sınıfı ya da varlığın sırrının kendi uzmanlık alanlarıyla sınırlı sanan tek boyutlu bilim adamları arasında bulunabilir.

Özellikle bunlar Ortega’ya göre cahil bilginler olan yeni bilimlerin bilginleri arasında daha iyi keşfedilebilirler.

Çünkü bu kişiler kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili olan şeyler konusunda bilgin oldukları halde kültür düşünce ve insanlığın seçkin ideallerine ilişkin konularda vasat kişiler ya da Ortega’nın deyişiyle kitle insanlarıdır.

Çünkü bunlar kendi bayağı zevklerini, vasat değerlerini ve temelsiz arzularını herkese dayatır, bütün azınlıkları kendi harabelerinin altına alır ve haşerelerin geometrik içgüdülerine benzeyen bir saldırıyla her şeyi tekdüzeleştirir.

Bu kitlesel insanın ortay çıkışını sadece Ortega kavramamıştır; onun gölgesini bütün çağdaş edebiyat ve sanat ürünlerinde görmekteyiz.

Avusturyalı yazar Musil’in niteliksiz insanı, Nietzsche’nin ‘geri insanı’ ve Wilhelm Reich’in ‘küçük insanı’ aynı kavramın yansımalarıdır fakat geleneksel toplumların avamı, sanayi toplumlarının kitlesel insanlarına dönüşürken o toplumun seçkinleri de bu dönemin umutsuz yabancılarına dönüşürler.

Umutsuz yabancılar hastalıklı bir duyarlılıkla donanmış bireyler olup kitlelerin kuşatıcı saldırısından kaynaklanan bunalımı hisseder, sığınacak ve kaçacak bir yer bulamaz.

Bir kurbanlığın zahidce telaşıyla kendilerini suya ve ateşe atarlar; tıpkı Hermann Hesse’nin bütün hayatı sürekli bir intihar olan ‘Yaban Kurdu’ hayatı imkansız bir iş olarak algılayan Rilke’nin Malte Laurids, Camus’un Yabancısı ya da Samuel Beckett’in Molloy’u gibi.

Bilgi ve hikmete alan açmalıyız.

Siyasal kölecilik düzenine HAYIR.

Devlet Aklı / Stratejik Akıl – Doç.Dr. Halil Murat ÜNVER Kişisel Sitesi

 

Prof. Dr. Kemal Üçüncü

Odatv.com

Yorum bırakın