NAMUS —- ALINTIDIR

NAMUS

Sabri Şenel on X: "NAMUS İki çocukla çok genç dul kalmıştı. Köyde nereye  çıksa önünü biri kesip laf atıyordu. _ Çok genç dul kaldın güzel kadınsın  bana varırsan seni yaşatırım .... cinsinden

İki çocukla çok genç dul kalmıştı.

Köyde nereye çıksa önünü biri kesip laf atıyordu.

_ Çok genç dul kaldın güzel kadınsın bana varırsan seni yaşatırım…

Cinsinden laflardan sıkılmıştı.

Tarlaya kadınlarla mısır kırmaya gittiğinde tarla sahibi de onu tacize yeltenmiş, eline aldığı taşlarla onu kovalamıştı.

Dul olmak çok zordu.

Öğretmeni her zaman onlara

_ Kızlar okumalı, demişti.

O okumayı çok istemişti.

Yan köydeki ana babası da onu eve kabul etmeyince kapısına kilit asıp iki çocuğunu alıp kimseye demeden İzmir’deki teyzesine gitti.

Teyzesi yaşlıydı, onu görünce çok şaşırmıştı.

_ Haber verseydin ya kızım, dediğinde içi burkuldu.

_ Çok durmuycaz ev tutucam teyze, derken gözleri dolmuştu.

Kümesteki tavuklarını komşuya satmıştı, bir de tek ineğini.

_ Ne iş yapacaksın kızım bu iki çocukla?

_ Ne iş olursa yaparım teyze.

İki çocukla çok genç yaşta dul kalmıştı. - NET TÜRK

Akşam yemekten sonra sofrayı o toplayıp bulaşıkları yıkadı.

Teyzesi eski bir apartmanın birinci katında oturuyordu.

Rahmetli eşi Sümerbank’tan emekli olunca bu evi almıştı.

_ Teyze bu parayı al yarın pazara gidelim, diyerek teyzesine para uzattı.

_ Yok almam kızım, iki babasız yavruya, iki yudum ekmek verecek gücüm var, benim.

Paran dursun yanında.

Rahmetlinin maaşını alıyorum.

Köydeki tarlaları da icara verdim.

Sen çok genç ve güzelsin başına iş gelir burada diye korkuyorum.

_ Korkma bana bişey olmaz.

Ertesi gün sabah erkenden gittiği fırında simit alan simitçileri gördü.

Ekmek simit alıp eve geldi.

_ Teyze ben iş buldum.

_ Bu saatte mi, nerde buldun?

_ Yarın sabah görürsün.

O gün fırıncı ile konuştu.

Fırıncı onu dinleyince akıl verdi

_ Kızım madem iki yetimin var adliyede benim bacanak var ona söylersem sana yer ayarlar orada satarsın simitleri, dedi.

Sabri Şenel on X: "NAMUS İki çocukla çok genç dul kalmıştı. Köyde nereye  çıksa önünü biri kesip laf atıyordu. _ Çok genç dul kaldın güzel kadınsın  bana varırsan seni yaşatırım .... cinsinden

Sabah erkenden fırına gidip simitleri sepetine doldurdu.

Adliyeye kadar yürüdü.

Kapı önünde sıcak simit kokusunu duyan birer ikişer alıyordu.

Sepette üç simit kalmıştı.

Bir adam yanına gelip ona çıkıştı.

_ Bir daha buraya gelme kardeş, burası bize ait.

_ Sokak size mi ait?

_ Evet, bak o uçtaki bu uçtakiler bizim adamlarımız simit poğaça satıyorlar.

Bu bölge bizim.

Yanlarına gelen başka bir adam sordu.

_ Aynur sen misin kızım?

_ Evet amca

_ Savcı Bey iki simit istedi senden almamı söyledi, yeni başlamışsın, akrabam olur dedi.

Aynur simitleri verdi.

Kalan tek simidi de annesinin elinden tutmuş kolu alçılı bir çocuğa uzattı.

_ Bak girişteki şu ağacın altında satacaksın simitlerini.

Savcı Bey öyle dedi.

Onu orada istemeyen adam bir şey demeden gitmişti.

Ertesi gün on, daha sonra yirmi fazlası derken ikişer sepet simidi erkenden bitirip, gitmeye başlamıştı.

Fırıncı ona peynir de almasını tembih etmişti.

Her gün fırıncının bacanağı ona uğrayıp hatır sorup gidiyordu.

Yirmi gün sonra Aynur’u çaycı olarak işe aldılar.

Onu işe aldıran Savcı Bey orta yaşlardaydı.

O artık hem çay hem simit hem de tost satıyordu.

_ Aynur Hanım senin tostu hanıma öve öve bitiremedim salçalı tostun çok güzel oluyor.

_ Afiyet olsun efendim.

Köyde dedikodu çıkmış birileri onun sokakta her gün süslenip gezdiğini söylemişti.

Yaşam Dersi

Dedikoduyu duyan babası çok sinirlendi.

Büyük ağbisine görev verdi.

_ Git namusumuzu temizle, ablan kötü yola düşmüş.

Köyden görenler varmış.

Yüzü gözü boyalıymış.

Adliye tarafında çok görmüşler.

Ağbisi ertesi gün yola çıkmıştı.

Teyzesinin evinde ablası yoktu

Teyzesi “işe gidiyor kardeşin,  erkenden çıkıyor” deyince inanmadı.

Adliye önüne geldi oradaki parka baktı dolandı, etrafta kız kardeşi yoktu.

Akşam üzeri onu gördü.

Aynur da onu görmüştü.

Koşarak yanına gitti.

Ona sarılmak istedi ağbisi elinde bıçakla üstüne geldi

_ Sen kötü yola düşmüşsün yüz karamız olmuşsun, dudağın bile boyalı, derken kolunu tutan adam onun bıçağı saplamasına engel olmuştu.

SAFİYE ALİ 1891 yılında İstanbul'da... - Paletimde Renkler | Facebook

_ Kardeş sen ne diyorsun bu kadın adliyede çalışıyor ne kötü yolu, kadın namusu ile çalışıyor.

Biz bile ilk günler onu burada istemedik ama iki yetimi varmış, biz de ses etmedik.

Savcı Bey onu kollayıp koruyor.

Namusu ile çalışıyor.

Elindeki bıçağı alınan genç adam donmuş kalmış kardeşine sarılıp ağlarken o sadece bakıyordu.

_ Bize böyle demediler affet beni kardeşim.

Az kalsın kardeş katili olacaktım .

Aynur cebinden çıkardığı mendil ile gözyaşlarını sildi

_ Sizi Allah affetsin, diyerek taksiye el etti yürümeye gücü yoktu.

Ağbisi orada kalmıştı.

Ertesi gün Aynur iki göz odalı küçük mutfaklı zemin katı kiraladı.

Avukat kadınlar, kadın memurlar, kadın hakimler ona eşya temin ettiler.

Aynur çocukları okula yazdırmıştı, teyzesi okul çıkışı onlara bakıyordu.

Teyze hasta olduğu zamanlarda ona hep Aynur bakmıştı.

Aynur ortaokul mezunuydu.

Lise diplomasını aldı okulu dışarıdan bitirmişti.

Aradan yıllar geçmişti.

Aynur Avukat olarak göreve başlamadan önce ona bu cesareti veren yardım eden Savcıya gidip teşekkür etti.

Savcının, yaşlı fırıncının oğlu olduğunu o gün öğrendi.

_ Babam söylememi istemedi, eşim kazada ölmüştü yanlış anlaşılır diye ben de bir şey demedim.

Ben seni görür görmez sevdim, diploma almanı bekledim.

Benimle evlenir misin?

Aynur ağlayarak başını salladı.

Nikahta Aynur’un teyzesi iki erkek kardeşi ve annesi vardı.

Babası utancından gelememişti.

Aynur erkeklerden şiddet gören kadınları savunmak için hiç ücret almayacaktı

Bu kararı, ağbisi onu namus için öldürmeye geldiği gün vermişti.

Namus – Kilis Kent Gazetesi

Zeynep Karaaslan Eman

Öykü yazarı şair

Didim

 

PaletimdeRenkler

Yorum bırakın