DULKARI ÇOCUKLARI
Annem henüz otuz beş yaşında dul kalmış.
Mahallede herkes ona acımış.
On altı yaşında evlenmiş.
-Okutmadı babam, ona çok yalvardım.
Ebe okuluna gitmeyi çok istedim, göndermedi, derdi.
Mahallede üç kardeş adımız dulkarı çocuklarıydı!
Komşu:
-Benim erikleri toplamışlar.
-Aaa, dulkarının çocuklarıdır.
-Komşu benim tavukların follukta yumurtaları yok.
Kim alır ki?
-Dulkarının çocuklarıdır.
Git iste parasını.
Zavallı annem ağlayarak sinirlenir, bizi de döverdi.
Oysa biz bahçeden çıkmaz, hep bahçemizde oynardık.
-Annem bizim yapmadığımızı bilse de, sürekli bağırırdı.
-Gitmeyin kimsenin bahçesine, laf getirmeyin bana.
Ablam ve ağabeyim;
-Gidelim buralardan diye ağladıkça, ben bir şey anlamazdım.
Annem;
-Bu ev dedenizden kaldı.
Dul maaşıyla geçinmek kolay mı şehirde, derdi.
-Üç tavuğun yumurtasını annem hep bize pişirirdi!
Sonra annem köy okulunda açılan dokuma kursuna gitmeye başlamıştı.
Kurs bitince ambarda duran tezgahı çıkardı.
Tezgah büyük annemden kalmıştı.
Artık evde kilim dokunmaya başlamıştı.
Annem iki eski kilimi sandıktan çıkardı.
Kursta boyadığı yünleri ip yaptı.
Komşumuz Safiye teyze, Ümmü teyze, Cennet teyze ona yardım ettiler.
Onlar bu işi iyi biliyordu.
Muhtar annemin desenli kilimlerini çok beğendi.
-Fadime bunları şehire gönderelim kızım, bunlar çok güzel, dedi…
Annem;
-Bu desenler büyük annemin Balkanlarda dokudukları desenler, dedi.
İki ay sonra İstanbul’a kilimler göndermeye başladık.
-Artık anneme para geliyordu.
Annem dört koyun aldı.
Sütümüz yoğurdumuz artık hiç eksik olmuyordu.
-Ablam liseyi kazanınca yatılı gitti.
Ağabeyim de yüksek okulu kazandı.
Muhtar ona burs çıkarttı.
-Dul karı çocuklarına burs varmış.
Ankara’dan onay geldi, dedi.
Kaymakam Asım Bey, köyümüzün dul ve yetimlerine kömür dağıtılacağını müjdeledi.
Yıllardır dul kadın çocukları olarak aşağılanıp itilmişliğin acısı şimdi sevince dönüşmüştü.
Arap ülkelerine doğal kilimler göndermeye başlayan annem, iki tezgah daha almıştı.
Üç tezgah durmadan seccade, kilim dokumaya başladı.
Komşu kızları her gün dokuma için bize geliyordu.
Annem çok iyi kazanmaya başlamıştı.
Artık darlık günlerimiz bitmişti.
Kümesimiz tavuk hindi dolmuştu.
-Aradan yıllar geçti.
Ablam çocuk doktoru, ağabeyim şirket yöneticisi, bende avukat oldum.
Durumu iyi olmayan dul kadınlardan ücret almıyorum.
Onlara ücretsiz danışmanlık yapıyorum.
Köy Enstitülerini, köy okullarını hiç unutmadım.
Siz de unutmayın.!
ZEYNEP KARAASLAN