ÇİFTLERARASI İLİŞKİLER —– ALINTIDIR

ÇİFTLERARASI İLİŞKİLER

Featured image

Gelişmiş ülkelerde boşanma oranları bir hayli yüksek olmasına rağmen, boşanma oranlarının artış hızında son yıllarda yavaşlama saptanmaktadır.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise, boşanma oranlarının artış hızı yıllık olarak gittikçe artmakta, nadiren azalmaktadır.

Aile bağlarının oldukça önemsendiği ve en temel yapı taşının aile olduğu Türkiye’de, aile kurumunun varlığı gittikçe zorlaşmaktadır.

2012 yılı itibariyle evlenen çift sayısında %1,9 oranında artış gözlenirken, boşanan çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre %2,7 oranında artmıştır.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

Evlilik sonrası oluşan aile formunun, boşanma sonucunda dağılmasının nüfus üzerindeki etkisinin,  yeni evlenen çiftlerin nüfus üzerindeki etkisinden daha fazla olduğu aşikardır.

Evlenen çiftlerin büyük çoğunluğu hali hazırda çocuk sahibi değildirler.

Fakat boşanan çiftler arasında çocuk sahibi olma oranı görece yüksektir.

Bu durum özellikle gelişim aşamasındaki çocuklarda kalıcı psikolojik etkiler oluşturabilmektedir.

Evlilik öncesi süreç, evlilik süreci, boşanma kararının alındığı süreç ve boşanma aşamasındaki hukuki süreç, ekonomik olarak önemli bir gelir kaybına yol açması dışında esasında manevi olarak ağır bir külfet oluşturmaktadır.

Boşanma davalarının sayısındaki artış ulusal hukuk sistemini yıpratmakta ve oluşturduğu yoğunluk sebebiyle adalet sistemimizi de yavaşlatmaktadır.

Boşanmanın Temel Nedenleri

Dünya genelinde endüstrileşme süreci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasından bu yana,  kadın istihdamında ciddi artış gerçekleşmiştir.

Daha ilk çağlardan bu yana kadın daha çok toplayıcılık, barınma alanının düzeni, beslenme ve çocuk bakımı alanlarında çalışırken erkek ise çoğunlukla avcılık ve aşırı iş gücü isteyen işlerde çalışmaktaydı.

Erkek ve kadın böyle bir düzende yaşaya gelmiş ve çok da adaletli olmayan iş bölümleri paylaşımına sahip olmuşlardır.

Ancak, kadının istihdama katılması bu durumu değiştirmiştir.

 Bugün,  artık iş saatlerinin %66′sını kadınlar doldurmaktadır.

 Fakat iyi niyetli tüm çabalara rağmen kadınlar dünya gelirinin sadece %10′una, mülkiyetinin de ancak %1′ine sahiptirler.

Kadının yoğun mesai gerektiren işlere girmesiyle aile içi geleneksel iş bölümü daha da bozulmuştur.

Erkek, bozulan iş bölümüyle meydana çıkan yeni iş yükünün altına çok da girmemektedir.

Bu durum çiftler arası şiddetli geçimsizliğin temel noktasını oluşturmaktadır.

Kadın istihdamının en yüksek olduğu Ege Bölgesi  binde 2,30 ile en fazla boşanma vakasının gerçekleştiği bölgemizdir.

Sırasıyla Ortadoğu, Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz en düşük kadın istihdamı ve boşanma oranlarına sahip bölgelerimizdir.

İzmir, Türkiye genel ortalamasının çok daha üzerinde kadın istihdamına sahip olan ilimizdir.

2011 yılında İzmir’de 31 bin 756 evliliğe karşılık 11 bin 149 boşanma olduğu tespit edilmiştir.

Ülke genelinde 120 binden fazla gerçekleşen boşanmaların yaklaşık %10 kadarı sadece İzmir ilinde gerçekleşmiştir.

İstatistiklerde boşanmaların temel sebebi olarak şiddetli geçimsizlik, aile içi şiddet, aldatma, madde ve alkol kullanımı ön plana çıkmaktadır.

Özellikle aile içi ve/veya çiftler arası şiddetin toplumsal yaygınlığı göze çarpmaktadır.

(Kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ayrı bir yazı konusudur.)

Şiddet, cinsiyet ayırmaksızın sosyal acı gerçeğimiz olmaya devam etmektedir.

kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ile ilgili görsel sonucu

Özellikle kadına karşı uygulanan fiziksel şiddetin oranı aşırı boyutlara ulaşmıştır.

Avrupa genelinde ortalama her dört kadından bir tanesi hayatı boyunca şiddete maruz kalmışken, ülkemizde rakam %97′lere kadar çıkmıştır.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

İstanbul Adli Tıp Raporlarına göre Türkiye’de büyük hızla yaygınlaşan şiddet türü ise Ensest ilişki olarak kayıtlara geçmektedir.

Şiddet ortamından uzaklaşmak için sığınılan sığınma evlerinin sayısı ise oldukça düşüktür.

kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ile ilgili görsel sonucu

Avrupa Birliği standartlarına göre her 7500 şiddet mağduruna bir sığınma evi kurulması mecbur tutulmuşken; Türkiye’de bu rakam ortalama her 3 milyon şiddet mağduruna bir sığınma evi düşecek şekildedir.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

Şiddetin, özellikle yoksulluğun ve eğitimsizliğin daha yaygın olduğu bölgelerde daha fazla gerçekleştiği saptanmıştır.

Veriler bize eğitim seviyesi arttıkça kadınların istihdama daha fazla katıldığını göstermektedir.

kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ile ilgili görsel sonucu

Çalışabilir yaştaki tüm kadın nüfusunun sadece %30′u istihdama katılmaktadır.

Bu oran eğitim düzeyi yükseldikçe %70′lere kadar çıkmaktadır.

Eğitim düzeyindeki artış ve kadın işgücünün etkisi, kazançlara da yansımaktadır.

2010 verilerine göre; ilkokul ve altı kategorisinden olan kadınların yıllık ortalama brüt kazançları 11.065 TL iken, yüksek okul ve üstü kategorisinden gelen kadınların kazançları neredeyse 3 kat daha fazla görünmektedir.

Nitelik gerektirmeyen mesleklerde erkekler yıllık ortalama brüt 12.449 TL ücret sahibi olurken; kadınlarda bu rakam 10.713 TL’ye düşmektedir.

Fakat yönetici konumundaki üst düzey mesleklere baktığımızda erkekler 43.073 TL kazanırken; kadınlar %7,3 oranda daha fazla kazanabilmektedirler.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

Sonuç itibariyle kadınlardaki eğitim düzeyinde artış, istihdamı ve gelir artışını da sağlamaktadır.

Bu durum kadına yönelik şiddetin oranını kısmen azaltmaktadır.

kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ile ilgili görsel sonucu

Eğitim, istihdam ve gelir artışı, kadını şiddet uygulayan eşine karşı daha bağımsız kılabilmektedir.

Kadın istihdamı ve eğitim oranlarının en yüksek, şiddet mağdurlarının en az olduğu bölgemizin başta İzmir ili olmak üzere yine Ege Bölgesi olması şaşırtıcı değildir.

Boşanma Diplomasisi

Evlilik; istisnalar haricinde iki farklı cinsin, dürtüsel nedenlerle salgıladıkları hormonların etkisiyle bir araya gelmesi ve temel iş bölümleri paylaşımları temelinde karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve empati (duygudaşlık) çerçevesinde kurdukları müesseseler olup karşılıklı taahhütlerin resmi bir nitelik taşıdığı durumlardır.

Evlilikler, aileler kurarlar.

Aile toplumun temel yapı taşını oluşturur.

 Bu nedenle ailelerin korunması önem taşımaktadır.

Evliliklerin ve ailelerin korunması için gerek devlete, gerek topluma, gerekse de çiftlere görevler düşmektedir.

kadının erkeğe uyguladığı psikolojik şiddet ile ilgili görsel sonucu

Devlet evlilikleri ve ailenin sürdürülmesini korumakla mükelleftir.

Çiftlerin ayrılma kararı olursa, ailedeki tüm bireylerin hukuksal haklarını korur.

Çeşitli politikalarla bu müesseselerin bağlarını kuvvetlendirmek temel yasama görevlerindendir.

Toplum ise boşanma ile sonuçlanan evliliklere geleneksel bakış açısıyla tepki vermeyecek olgunlukta olmalıdır.

Boşanmanın da her ne kadar istenilmese de bir seçenek olduğu unutulmamalıdır.

Betsey Stevenson ve Justin Wolfers isimli iki bilim insanı yaptıkları araştırmalarda çok ilginç bir durum keşfettiler.

Buna göre, boşanmayla ilgili olarak sosyal ve hukuksal haklarını bilen kadınlar, evliliklerini bitirmek konusunda inandırıcı bir tehdit elde ettiklerinin farkına vardılar.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

İstatistiklere göre bu tehditler gerçekleşmeyerek sadece blöf olarak kaldılar.

Ancak bu durum kadınlar için bir çıkışın olduğunu göstererek, erkekleri evlilik içinde daha iyi davranmaya özendirmiş oldu.

 ABD’deki çabuk boşanabilme yasasıyla, yasanın farkına varan kadınların evlilikleri incelendiğinde, aile içi şiddetin üçte bir oranında azaldığı ve eşleri tarafından öldürülen kadınların sayısının yüzde 10 azaldığı saptandı.

İlerleyen dönemlerde kadınların intihar oranları da düştü.

Ülke olarak boşanma seçeneği konusunda daha ciddi bir farkındalık oluşturmalıyız.

Andrew Oswald ve Jonathan Gardner isimli iki ekonomist yaptıkları bir çalışmada boşanmış kişilerin, evlilik bittikten bir yıl sonra , evli oldukları döneme göre daha mutlu olduklarını buldular.

Burada vurgulamak istediğimiz nokta elbette boşanmanın faydaları değildir.

Boşanmaların hem çiftler hem de varsa çocuklar için maddi ve manevi olarak bedelleri olduğu kaçınılmaz bir gerçektir.

Vurgulamak istediğimiz, evlenmeyi ve evlilik yaşantısını özendirici unsurların azaltmadan, başka çıkış yollarının da olduğudur.

Maalesef, çiftler çoğunlukla ilk yıllarını kazasız atlatmalarına rağmen, boşanma olaylarının %39,6′lık bölümü birinci ile beşinci yılları arasında gerçekleşmektedir.

Evliliklerin ömürleri ise günden güne azalmaktadır.

ÇİFTLER ARASI İLİŞKİLER ile ilgili görsel sonucu

Burak DAĞKUŞ

Yorum bırakın