TOPAL OSMAN AĞA —– ALINTIDIR

TOPAL OSMAN-ALİ ŞÜKRÜ

topal osman ile ilgili görsel sonucu

İdeolojik tarih ile olguların incelenmesinden doğan tarih arasında fark vardır.

İdeolojik tarihçiliğin Türkiye’de yarattığı bilinç kaybı veya saptırmalardan biri de Cumhuriyet’in kurulmasına 6 ay kala Ankara’da işlenen siyasi bir cinayetle ilgilidir.

Atatürk’e muhalefeti ile bilinen Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi meselesidir.

Olayın kesin faili belli değildir.

Katil ya da katiller yakalanıp mahkeme edilmemişlerdir.

Cinayet zanlısı olarak Atatürk’ün 1921’den, cinayetin işlendiği 1923 Nisan’ına kadar Muhafız/Koruma Birliği Kumandanı Milis Yarbay “Topal”  lakabıyla anılan Osman Ağa gösterilmiştir.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

NASIL BİRİDİR TOPAL OSMAN?

1912 Balkan Savaşlarına Giresun’dan 63 gönüllü arkadaşıyla katılan Osman Ağa, Çatalca önlerinde top mermisinden çıkan şarapnel parçasıyla sağ bacağından yaralanmış ve diz kapağını kıramadan yürüdüğü için, topal kalmış Balkan gazisidir.

Bu tarihten sonra lakabı Topal Osman olarak söylenegelmiş; gözü pek, cesur, mert bir adamdır.

Balkan Savaşlarından sonra yine gönüllü birlikler kurarak Giresun’dan topladığı adamlarıyla Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı savaşmıştır.

Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’yle teslim olunca, ordunun silahları toplanmaya başlamış, yerel jandarma kuvvetleri İstanbul’daki İngiliz gözetiminde görev yapar hale gelince o günlerde Havza’ya çıkan Mustafa Kemalle irtibata geçerek, Giresun Belediye Başkanlığı’nı devralarak, gönüllülerinden oluşan bir sahil güvenlik ve emniyet teşkilatı kurmuştur.

O tarihlerde Trabzon Metropoliti Hirasantos’un, Batum ve Rusya’dan Trabzon ve Giresun sahillerine yerleştirmeye çalıştığı Rum göçlerini engellemiş, gizli kaçak yollardan yerli Rumları silahlandıran Etniki Eterya, Pontus gibi örgütlere göz açtırmamıştır.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Kurduğu sahil güvenlik teşkilatı, hem polisiye görev yapmış ve hem de gece gündüz bütün sahili kontrol etmiştir.

Giresun’dan o günlerde bağlı bulunduğu İl merkezi Trabzon’a telgraflar çekerek müdafaayı hukuk teşkilatlanması yapılmasını önermiş ve hem Giresun ve hem de İl merkezi olan Trabzon’da 19 Şubat 1919’da bu teşkilat kurulmuştur.

Erzurum kongresini desteklemiş, Giresun’dan delege gönderilmesini sağlamış, yetmemiş, oraya yapılacak operasyonlara karşı, anında Giresun’dan destek birliği göndererek Mustafa Kemal’in sırtını kollamıştır.

Mareşal Fevzi Çakmak’la bağlantı kurarak, Giresun gönüllülerinden oluşan alay kurmuştur.

Bunlardan 42. Giresun Gönüllü Alayını Binbaşı Hüseyin Avni Alpaslan kurmuş ve yönetmiş, diğer 47. Giresun Gönüllü Alayını da milis Binbaşı rütbesi taşıyan Osman Ağa kurmuş, her ikisi birlikte kurulan alayların Giresun’da eğitimini sağlamışlardır.

Bunun dışında, 1921 yılında Çankaya Muhafız Bölüğü’nün ilk askerleri ve Atatürk’ün ilk yakın koruma birliğini yine Osman Ağa sağlamıştır.

Bu bölük sonra alay olacak kadar büyütülmüştür. Atatürk’ün yakın koruma birliği, Ali Şükrü olayına kadar görevini sürdürmüştür.

Sakarya savaşından önce Karadeniz’de (özellikle Samsun havalisinde) kan kusturan Merzifon Amerikan Kolejinde izcilik faaliyetleri adı altında örgütlenen Rum-Pontus çetelerinin yuvası onun tarafından dağıtılmış, düşman Sakarya’ya doğru ilerlerken Tokat-Erbaa bölgesinde baş gösteren Koçgiri isyanını Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin Paşa emrinde bastırmışlardır.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

ALİ ŞÜKRÜ’YÜ KİM ÖLDÜRDÜ?

Bu sorunun cevabı, şu sorularda yatıyor: Yaralı olarak teslim olan Osman Ağa’yı oracıkta kim kasığından vurdu, bu bir.

İki: Ardından kim kurşun sıkarak öldürdü ve mahkeme edilmesini engelledi?

Üçüncü soru da şu: Daha sonra kim ya da kimler ölmüş bir adamı ayaklarından meclise yakışmayacak bir tavırla meclisin önünde astırdı?

İşte Ali Şükrü Beyin katili bunları yapandır.

Yoksa güvenlik kuvvetlerince yakalanan bir katil zanlısı neden öldürülsün?

Osman Ağa’yı katil gören TRT’ye ve tüm ideolojik tarih manipülasyoncularına şimdilik soracaklarımız budur…

Kaynak Yeniçağ: Topal Osman-Ali Şükrü-1 – Ahmet GÜRSOY

MİLLÎ MÜCADELEDE GİRESUNLU OSMAN AĞA

ve ARKADAŞLARININ AFVI

Millî Mücadele yılları öncesi ve sırasında Doğu Karadeniz bölgesinin tanınmış şahsiyetlerinden biri olan Osman Ağa, Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde 1883 yılında doğdu.

Babası Feridun-zâde Hacı Mehmed Efendi, annesi Zeyneb Hanım’dır.

Ailesi, denizcilik ve ticaret ile uğraştığından durumları oldukça iyiydi.

Düzenli bir eğitim görmedi, ancak zeki, azimli, atılgan bir kişi idi.

Daha gençlik yıllarında bu vasıfları taşıdığından “Ağa” lakabı ile anıldı. Genç yaşta ticaretle uğraşmaya başladı. Deniz kenarında adı “Yalı Kahve” olan bir de kahvehane açtı (1910).

Evlilik çağına geldiğinde Panaz-oğlu Hacı İsmail Ağa’nın kızı Hatun Hanım’la evlendi.
Balkan Savaşı çıktığında ailesi tarafından askerlik bedeli ödendiği halde, askerlik şubesine giderek verilen paraya geri aldı ve savaşa katılmak üzere bir hafta sonra bir gönüllü müfrezesi topladı.
Arkadaşlarıyla birlikte Balkan Savaşı’na (1913) katıldı.

Çorlu civarında Bulgarlara karşı yapılan bir hücumda diz kapağına bir şarapnel parçası isabet etti.

Şişli Etfal Hastanesine kaldırıldığında sağ diz kapağı parçalanmış, vücudu on beş yerinden yaralanmıştı.

Doktorların bacağının işe yaramayacağı, kesilmesi gerektiği şeklindeki sözlerine aldırış etmeyerek üstelik “uyutulmadan” ameliyat edilmesini istedi.

Bu ısrar karşısında doktorlar çaresiz Osman Ağa’nın dediğini yapmak zorunda kaldılar.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Uyutulmadan yapılan ameliyat sırasında çok şiddetli acıya dayanmasına doktorlar dahil bütün hastane personeli ve hastalar hayret etti!..
9 ay kadar yattığı Şişli Etfal Hastanesinden taburcu olup Giresun’a gazi olarak döndüğünde omuzunda milis yüzbaşı olduğunu gösterir apoleti vardı.

Aldığı yaradan dolayı dizini kıramadığı için bütün adım atmak zorunda kalıyordu.

Bu haliyle “Osman Ağa” iken, unvanına bir lakap daha eklenmiş “Topal Osman Ağa” olmuştu.
Osman Ağa, Birinci Dünya Savaşına kadar ticaretle uğraştı.

Birinci Dünya Savaşında başına topladığı 700-800 kadar gönüllüyle Teşkilat-ı Mahsusa alayına katılarak Batum bölgesinde Ruslara karşı savaştı.

Türk Ordusunun Ruslar karşısında gerilemesi üzerine Albay Hacı Hamdi’nin kumandasındaki 37. Fırka ile ilişkilerine devam ederek Harşit Müdafaasında bulundu ve cepheden kaçan asker firarilerin yakalanıp cepheye gönderilmesini sağladı (1918).

Ruslarla yapılan mütarekeden sonra cepheden şehre dönen Osman Ağa törenle karşılandı.

Kendisine, aralarında Askerlik Şubesi Reisi Tirebolulu Hüseyin Avni Alparslan Bey’in, Kaymakam Nizameddin Bey’in de bulunduğu şehrin ileri gelenleri tarafından Pontus tehlikesi karşısında Giresun’un durumu anlatıldı.

Giresun Belediye Reisi Dizdar-zâde Eşref Bey’den Giresun Belediye Başkanlığı görevini devraldı ve Giresun Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti’nin başına geçti.

Bu sırada “tehcîr” suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
Ermeniler ve Rumlar, Giresun’da da tehcir işlerinin çok kötü icra edildiği ve Ermenilerin mallarını aldıkları iddiasıyla tüccardan Sarı Mahmud-zâde Hasan ve Sarı Mahmud-zâde Eşref Efendilerle, Feridun-zâde Osman Ağa’nın da İstanbul Dîvân-ı Harb-i Örfî’ye teslimini istediler.

Rumların Osman Ağa’yı şikâyet etmesindeki etken, Pontus emellerine karşı “en büyük engel” görmeleridir.

Ä°lgili resim

Mustafa Kemal Paşa’nın da tespitine göre bu sırada Karadeniz bölgesinde kırktan fazla Rum çetesi faaliyet göstermekteydi.

Türklerden ise “tehcirden dolayı firarda olan Osman Ağa’nın Giresun’daki çetesi mühim” idi.

Rumların şikayetini dikkate alan mahkeme, Osman Ağa ile birlikte adı geçen diğer kişilerin tutuklanıp İstanbul’a gönderilmesi için Trabzon valisi Mehmed Galib [Gönç] Bey’e talimat verdi.

Osman Ağa ile birlikte bu şahısların suçlu olarak görülüp tutuklanarak mahkemeye teslim edilmesinin istenmesi Giresun ileri gelenlerinin tepkisine sebep oldu.

Bu tepkilerini dile getiren, başta Giresun müftüsü Muhiddin, Nakibüleşraf Ali, Belediye Reisi Şükrü, Ticaret Odası Reisi Kâşif Efendiler olmak üzere otuz sekiz kişinin imzasıyla Sadaret ve Dahiliye Nezaretine birer telgraf çekildi (10 Mayıs 1919).

Telgrafta tehcir edilen Ermeni vatandaşların hiç birinin zarar görmediğini, Müslümanlar olarak insaniyetperver yardımlarla ve büyük teessürlerle uğurladıklarını, kesinlikle öldürme, yağmalama veya gasp gibi fiillerin olmadığını dile getirdiler.

Bu iddiaların birkaç fesatçı ve iftiracı kişilerin, garaz ve düşmanlık uğruna yaptığına dair yemin ettiler.

Bu sırada Mülkiye Müfettişi Hilmi Bey’in 26 Ağustos 1919 tarihli bir raporuna göre Giresun şehrinde 979 hanede 6160 Türk, 983 hanede 6241 Rum, 240 hanede 900 Ermeni olmak üzere 13301 nüfus vardı.

Kaza dahilindeki nüfus ise 194.000 Türk, 22.000 Rum ve bir miktar da Ermeni’den ibaretti.

Giresun Belediye Reisi Osman Ağa’nın tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesini isteyen telgraf bir süre işleme konulmadı.

Vali Mehmed Galib Bey’in sıkıştırması üzerine kaymakam Nizamettin Bey’le, müddeî-i umûmi Yolasığmaz-zâde Hulûsi Bey, Osman Ağa’ya gizlice haber göndererek ortalıkta dolaşmamasını istediler.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Tutuklanacağını anlayan Osman Ağa, şehirden ayrılmaya karar verdi ve “sargıdan kendisini alması için” güvendiği cephe arkadaşı Keşablı Tom-oğlu İsmail Ağa’ya Sütlaç-zâde Vahid Efendi ile haber gönderdi.

Osman Ağa, Tom-oğlu İsmail Ağa birlikte Birinci Cihan Harbinde beraberdiler.

Ordu, Tirebolu’nun doğusunda Harşit Çayı’na çekilince Tomoğlu cepheden bir kaç arkadaşı ile firar etmiş, çete kurarak dağda gezmiş, idam cezası yemişti.

Osman Ağa, Tom-oğlu İsmail ve arkadaşlarını idamdan kurtarmıştı. İsmail Ağa, Osman Ağa’nın haberi üzerine bir gece Keşab nahiyesinden gelerek başta Hotmanoğlu Kara Mahmud, Hotman-oğlu Vahid, Pet-oğlu Kör Abdullah olmak üzere yirmi altı arkadaşı ile birlikte Osman Ağa’yı “sargıdan” aldı.

Bir süre Keşab Tepeköy’de ve daha sonra Giresun’a bir saat mesafedeki Kayadibi köyünde kalan Osman Ağa, Nizamettin Bey’in yerine atanan İstanbul hükümeti taraftarı kaymakam Badi Nedim Bey’in tutuklanması konusunda ısrarlı takibi üzerine maiyetini alarak Sivas vilayetine bağlı Karahisar’a gitti.

Mülkiye Müfettişi Hilmi Bey, Osman Ağa’nın beş yüz kadar silahlı arkadaşlarıyla birlikte Giresun’dan ayrıldığını söyler.

Trabzon valisi Mehmed Galib Bey’in, İtilaf devletlerinin arzusu üzerine Osman Ağa’yı ölü veya diri ele geçirmeye çalıştığı sırada, Giresunlular artan Pontus baskısına karşı Karahisar’a adam göndererek Osman Ağa’dan yardım istiyorlardı.

Osman Ağa, taşkınlıklarını iyice artıran Rumlar’ın 5 Haziran 1919 günü Taşkışla denilen Rum okuluna mavi-beyaz renkte 20 metrelik bir Pontus bayrağı asmaları üzerine Karahisar’dan Giresun’a indi ve Rum okuluna asılmış olan bayrağı atının dibine serdirerek parçalattı, bayrağı asan doğramacı ustası Aristidi Balavani’yi yanında götürerek hak ettiği şekilde cezalandırdı.

Tekrar Karahisar’a dönen Osman Ağa, Sivas, Tokat ve Karahisar Rum metropolitlerine baskı yaparak Patrikhaneye ve İstanbul hükümetine tehcirle ilgisi olmadığına, affedilmesinin yerinde olacağına, kendisi hakkında bir şikayetlerinin bulunmadığına dair birer mektup yazmalarını sağladı.

Bu isteğine Giresun Rumları da katıldı.

30 Haziran 1919’da Karahisar mutasarrıflığı aracılığıyla Osman Ağa ve arkadaşları “istimân” ettiler, yani aman dilediler. Karahisar Mutasarrıfı Rıfat Bey’in Osman Ağa’nın affedilmesine dair 1 Temmuz 1919 tarihli talep yazısı sureti, 2 Temmuz 1919’da bir şifre ile Sivas Valisi Reşid Bey tarafından Dahiliye Nezaretine arz edildi.

Mutasarrıf, “bir müddetten beri Giresun havâlîsinde müsellah mühim bir kuvvet ile dolaşan Feridunzâde Osman Ağa’nın tehcîr günlerinde cephede olup hizmet-i vataniyye ile meşgûl olduğunu, böyle mes’eleden kat‘iyyen haberdar olmadığını, isteğinin kabul edilmesiyle bölgede asayiş ve sükutun sağlanacağını; ayrıca Osman Ağa’nın etrafına topladığı 1000’i aşkın kuvvetin imhadan kurtarılabileceğini” söyledi.

Meclis-i Vükelâ, 7 Temmuz 1919 tarihli toplantısında Sivas vilayetinden gelen telgrafı görüşerek Osman Ağa’yı şahsi hukuk saklı kalmak kaydıyla afetti.
Meclis-i Vükelâ’nın kararında “mezkûr telgrafname meâlinde müstebân olduğu üzere Giresun belediye reîsi olup taktîl ve tehcîr mes’elesiyle alâkadâr bulunmasından dolayı firâr ve o havâlîde mühim bir kuvvet ile müsellehan geşt ü güzâr eden Feridun-zâde Osman Ağa’nın âhiren Karahisâr livâsı dâhiline bi’l-vürûd istîmân eylemesine ve kendisi hakkında ta‘kîbât icrâsı içün elde kuvve-i kâfî mevcûd olmadığı ve kabûl-ı istîmânı Karahisâr ve Giresun havâlîsinin te’mîn-i sükûn ve âsâyişine hâdim olacağı bildirilmesine nazaran hukûk-ı şahsiyye bâkı kalmak üzere merkumun kabûl-ı istîmânı münasib görünmüştür.
Âna göre îfâ-yi muktezâsının Dâhiliye ve Adliyye Nezâretlerine tebliği karâr-gîr olundu” denilmekteydi. 

Sadaret’ten Dahiliye Nezareti’ne bildirilen af kararı, Sivas İstinaf Mahkemesine ve Müddeî-i Umûmiliğine 8 Temmuz 1919’da geldi.

Osman Ağa, bu kararı Karahisar’da Millet Bahçesi’nde okudu ve aynı gün öğleden sonra Giresun’a hareket etti. Sarıbayraktaroğlu, bugünün hatırasına çekilen resmin arkasında Feridun-zâde Osman Ağa imzası ile “Tehcîr ve nakil [taktîl] mes’elesinden dolayı erbâb-ı müfsidînin Dersâadet Dîvân-ı Harb-i dâimisine vuku‘bulan mürâcaatları neticesi hakk-ı âcizânemde bilâ-tahkikât ihzâr müzekkeresi sâdır olmuş idi.

Adlî ve adâletin tamâmî-i tatbîkine intizâren maa‘ rüfaka dağlara ilticâ ve maa‘ ahîren şeref sâdır olan irâde-i seniyye-i hazret-i pâdişâhînin Karahisâr-ı Şarkî’de taraf-ı âcizâneme makam-ı mutasarrıfîden i‘tâ ve kıraâtını müteâkıb livâ-i mezkûr Millet Bahçesi’nde 8 Temmuz 1335 [1919] tarihinde grup halinde bir kısım maiyyetimle çektirilen fotoğraf bir hâtıra-i kıymetdâr olmak üzere” notunun yazılı olduğunu bildirir.
Meclis-i Vükelâ’nın af kararında sadece Osman Ağa’nın adının geçmesi, “rüfakasından / maiyyetinden”, yani arkadaşlarından söz edilmemesi, bunların affedilip-affedilmediğine dair tereddüde yol açtı.

Bunun için Sivas vilayeti, Dahiliye Nezareti’nden konuya açıklık getirmesini arz etti (11 Temmuz 1919). Dahiliye Nezareti’nin 13 Temmuz 1919 tarihli cevabî yazısında “Osman Ağa’nın kabûl-i istîmânı hakkındaki Meclis-i Vükelâ kararı mûmâ-ileyhin maiyyetine de şâmildir” denilmesine rağmen tereddütler devam etti.

Sivas vilayeti bu defa Karahisar Mutasarrıflığınca tanzim edilen, Osman Ağa’nın arkadaşlarının isim ve hüviyetlerini ihtiva eden bir listeyi Dahiliye Nezaretine gönderdi (27 Ağustos 1919).

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Buna rağmen Osman Ağa’nın arkadaşlarının affına dair Adliye ve Mezahib Nezareti, Dahiliye Nezareti ve Sadaret arasında yazışmalar bir süre daha devam etti. Nitekim, Adliye ve Mezahib Nezareti, Dahiliye Nezareti’ne muhatap 24 Eylül 1919 tarihli yazısında Osman Ağa’nın arkadaşları hakkında herhangi bir işaret olmadığından bahisle “olunacak mu’amelenin tâ‘yîn ve inbâsı husûsunu” sormaktaydı.

Osman Ağa’nın maiyetinin affedildiğine dair tereddütlerin giderilmesi ancak dört ay kadar bir zamanı gerektirdi.

Nihayet, Meclis-i Vükelâ 10 Kasım 1919 tarihli toplantısında Osman Ağa ve cetvelde isimleri yazılı arkadaşlarından 168 kişi için adlî takibatın ertelenmesine karar verdi ve alınan bu karar aynı gün Sadaretten Dahiliye Nezaretine “Tehcîr ve taktîl meselesiyle alâkadâr olmasından dolayı firâra ve ahîren Sivas vilâyetine dehâlet ederek hakkındaki ta‘kîbât-ı adlîyyenin te’cîline karar verilen Giresun belediye reîsi Feridun-zâde Osman Ağa’nın rüfekasından muharreri’l-esâmî yüz altmış dokuz şahıs hakkında da te’cîl-i ta‘kîbât olunması vilâyet-i mezkûreden bildirildiğine dâir vârid olan 29 Teşrin-i evvel 1335 [29 Ekim 1919] tarihli 1666 numaralı tezkire-i âlileri melfûflarıyla beraber Meclis-i Vükelâ’da lede’l-mütâlaa havâlî-yi mezkûre âsâyişinin muhâfazası zımnında eşhâs-ı merkume hakkındaki ta‘kîbât-ı adlîyyenin te’cîli münâsib olacağı cevâben iş’âr-ı devletlerinden bulunmasına nazaran hukûk-ı şahsiyye ciheti bâki olmak üzere bunlar hakkında da ale’l-usûl ta‘kîbât-ı kanûniyyenin te’cîli münâsib görülmüş ve Adliye Nezâreti celîlesine de teblîgat icrâ edilmiş olmağla îfâ-yi muktezâsının himmet buyrulması siyâkında tezkire-i samiyye-i senâveri terkîm kılında efendim” denilerek bildirildi. Böylelikle Osman Ağa ve arkadaşları dahil 169 kişinin “afv-ı şâhâne”ye uğradıklarına dair tereddütler ortadan kalkmış oldu.

topal osman ile ilgili görsel sonucu


İlk kez burada yayınlanan, “afv-ı şâhâne”ye uğrayan Osman Ağa ve arkadaşlarına dair liste:
Feridun-oğullarından Osman [Ağa], Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nden; Molla Ayvaz-oğulları’ndan Mustafa, Kayadibi köyünden; Kümbetli-oğulları’ndan Bekir, Alınyoma Köyü’nden; Kümbetli-oğulları’ndan Mehmed Ali, Alınyoma Köyü’nden; Ömer-oğulları’ndan Seziş, Alınyoma Köyü’nden; Köylü-oğulları’ndan Raif, Darı Köyü’nden; Uzun-oğulları’ndan Bekir, Seyidköy’den; Abdi-oğulları’ndan Salih, Seyidköy’den; Usta-oğulları’ndan Osman, Seyidköy’den; Müezzin-oğulları’ndan Mehmed, Seyidköy’den; Uzun-oğulları’ndan Ali, Alınyoma Köyü’nden; Âşık-oğulları’ndan İbrahim, Kayadibi Köyü’nden; Molla Ayvaz-oğulları’ndan Bekir, Kayadibi Köyü’nden; Molla Ayvaz-oğulları’ndan Mehmed, Kayadibi Köyü’nden;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan Hasan, Kayadibi Köyü’nden; Bozali-oğulları’ndan İbrahim, Seldeğirmeni Köyü’nden; Alişıh-oğulları’ndan Mehmed, Seldeğirmeni Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Osman, Seldeğirmeni Köyü’nden; Bozali-oğulları’ndan Mustafa, Seldeğirmeni Köyü’nden; Höngül-oğulları’ndan Mustafa, Seldeğirmeni Köyü’nden; Karahasan-oğulları’ndan Selim, Seldeğirmeni Köyü’nden; Çırak-oğulları’ndan Abdullah, Kayadibi Köyü’nden; Honbul-oğulları’ndan Halil, Kayadibi Köyü’nden; Hoca-oğulları’ndan Abdullah, Kayadibi Köyü’nden; Durdu-oğulları’ndan Ahmed, Kayadibi Köyü’nden; Fener-oğulları’ndan Mustafa, Uzgur Köyü’nden; İnce Mehmed-oğulları’ndan Dursun, Kayadibi Köyü’nden; Bozali-oğulları’ndan İbrahim, Seldeğirmeni Köyü’nden; Zıbcık-oğulları’ndan Şaban, Uzgur Köyü’nden; Emirhasan-oğulları’ndan Mustafa, Uzgur Köyü’nden; Tomak [=Tom]-oğulları’ndan Mehmed İsmail, Keşab nahiyesinin Çakırlı Köyü’nden; Kabasakal-oğulları’ndan Mustafa, Alınyoma Köyü’nden; Uzun-oğulları’ndan Halid, Alınyoma Köyü’nden; Molla-oğulları’ndan Cemal, Alınyoma Köyü’nden; Dadaş-oğulları’ndan Hüseyin, Alınyoma Köyü’nden; Köylü-oğulları’ndan Osman, Darı Köyü’nden; Çakır-oğulları’ndan Ali, Seyid Köyü’nden; Çömez-oğulları’ndan Mehmed, Seyid Köyü’nden; Usta-oğulları’ndan Hakkı, Alınyoma Köyü’nden; Çömez-oğulları’ndan Mustafa, Darı Köyü’nden; Dalman-oğulları’ndan Hasan, Alınyoma Köyü’nden; Molla Ayvaz-oğulları’ndan Ali, Kayadibi Köyü’nden; Honbul-oğulları’ndan Mustafa, Kayadibi Köyü’nden;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan İlyas, Kayadibi Köyü’nden; Bayram-oğulları’ndan Şükrü, Kayadibi Köyü’nden; Usta-oğulları’ndan Şaban, Seldeğirmeni Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Ali, Seldeğirmeni Köyü’nden; Koser-oğulları’ndan Hasan, Seldeğirmeni Köyü’nden; Bozali-oğulları’ndan Mustafa, Seldeğirmeni Köyü’nden; Hasanbaş-oğulları’ndan Arif, Seldeğirmeni Köyü’nden; Bozali-oğulları’ndan Hüseyin, Seldeğirmeni Köyü’nden; Koser-oğulları’ndan Hasan, Seldeğirmeni Köyü’nden; Abanoz-oğulları’ndan Hacı Osman, Kayadibi Köyü’nden; Davud-oğulları’ndan Ahmed, Kayadibi Köyü’nden; Kaba Osman-oğulları’ndan Mustafa, Kayadibi Köyü’nden; İnce Mehmed-oğulları’ndan Hüseyin, Çandır Köyü’nden; Hıdım-oğulları’ndan Eyüb, Kayadibi Köyü’nden; İnce-oğulları’ndan Bekir, Kayadibi Köyü’nden; Himmet-oğulları’ndan Hamdi, Uzgur Köyü’nden; Zurnacı-oğulları’ndan Rasim, Uzgur Köyü’nden; Ayucu-oğulları’ndan Hüseyin, Uzgur Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Salih, Uzgur Köyü’nden; Usta-oğulları’ndan Ahmed, Seldeğirmeni Köyü’nden; Süleyman-oğulları’ndan Vahid, Seldeğirmeni Köyü’nden; Seyis-oğulları’ndan Şakir, Akçaabad’ın Sahdari Köyü’nden; Sarı-oğulları’ndan Hacı, Çandırçalış Köyü’nden; Hamza-oğulları’ndan Halil, Çandırçalış Köyü’nden; Karaca-oğulları’ndan Bilal, Çandırçalış Köyü’nden; Hamza-oğulları’ndan Mustafa, Çandırçalış Köyü’nden; Çolak-oğulları’ndan Hakkı, Çandırçalış Köyü’nden; İmam-oğulları’ndan Salih, Çandırçalış Köyü’nden; Macar-oğulları’ndan İsmail, Çandırçalış Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Murad, Çandırçalış Köyü’nden; Sultan-oğulları’ndan Mehmed, Uzgur Köyü’nden; Çöpbacak-oğulları’ndan Mehmed, Piraziz Nahiyesi’nin Pazarsuyu Köyü’nden; Nebi-oğulları’ndan Abdullah, Balıklısu Köyü’nden; Mehmed-oğulları’ndan Talib, Çakırlı Köyü’nden; Hotman-oğulları’ndan Edhem, [Keşab] Tepeköy’den; Gökçe-oğulları’ndan Hasan, Kayadibi Köyü’nden; Durdu-oğulları’ndan Hasan, Çiçekli Köyü’nden; Topcu-oğulları’ndan Emrullah, Çiçekli Köyü’nden; Molla-oğulları’ndan Osman, Çiçekli Köyü’nden; Kostak-oğulları’ndan Abdullah, Çiçekli Köyü’nden; Çayan-oğulları’ndan Ali, Çandır Köyü’nden; Çubuk-oğulları’ndan Emin, Çandır Köyü’nden; Koca-oğulları’ndan Mustafa, Çandır Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Mustafa, Akyoma Köyü’nden; Karaveli-oğulları’ndan Mustafa, Akyoma Köyü’nden; Kabakcı-oğulları’ndan Fazlı, Uzgur Köyü’nden; Kaman-oğulları’ndan Temel, Seldeğirmeni Köyü’nden; Koç-oğulları’ndan Salih, Seldeğirmeni Köyü’nden; Koser-oğulları’ndan Salih, Seldeğirmeni Köyü’nden; Himmet-oğulları’ndan Abbas, Çandırçalış Köyü’nden; Gençali-oğulları’ndan Mustafa, Çandırçalış Köyü’nden; Ramazan-oğulları’ndan Abdullah, Çandırçalış Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Hasan, Çandırçalış Köyü’nden; Macar-oğulları’ndan Memiş, Çandırçalış Köyü’nden; Çolak-oğulları’ndan Toraman, Çandırçalış Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Hüseyin, Çandırçalış Köyü’nden; Karaca-oğulları’ndan Durmuş, Çandırçalış Köyü’nden; Koser-oğulları’ndan Halil, Uzgur Köyü’nden; Elekçi-oğulları’ndan Mustafa, Akköy nahiyesinin Şemseddin Köyü’nden; Musa Alemdar-oğulları’ndan İsmail, Keşab nahiyesinin Gönüllü Köyü’nden; Güral-oğulları’ndan Salih, Emeksan Köyü’nden; Molla-oğulları’ndan Ahmed Ahmed, Yivdincik Köyü’nden; Hotman-oğulları’ndan Eşref, Tepeköy’den;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan Bekir, Kayadibi Köyü’nden; Topcu-oğulları’ndan Raşid, Çiçekli Köyü’nden; Elevli-oğulları’ndan Mehmed, Çiçekli Köyü’nden; Ekinci-oğulları’ndan Mehmed, Çiçekli Köyü’nden; Çıtlak-oğulları’ndan Veysel, Çiçekli Köyü’nden; Alaca-oğulları’ndan Hasan, Çandır Köyü’nden; Alaca-oğulları’ndan Ali, Çandır Köyü’nden; Deli İsmail-oğulları’ndan Hacı Ömer, Ak[yoma] Köyü’nden; Zıvalı-oğulları’ndan Osman, Akyoma Köyü’nden; Ali-oğulları’ndan Ali, Akyoma Köyü’nden; Melik-oğulları’ndan Ahmed, Akyoma Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Abdullah, Akyoma Köyü’nden; Hıdır-oğulları’ndan Mustafa, Akyoma Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Bekir, Akyoma Köyü’nden; Keşablı-oğulları’ndan Mehmed, Akyoma Köyü’nden; Aliefendi-oğulları’ndan Yakub, Akyoma Köyü’nden; Molla-oğulları’ndan İsmail, Akyoma Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Osman, Akyoma Köyü’nden; Deli Osman-oğulları’ndan Temel, Akyoma Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Ahmed, Akyoma Köyü’nden; Nebi-oğulları’ndan Osman, Hamidiye Köyü’nden; Abdi-oğulları’ndan Bilal, Hamidiye Köyü’nden; Karaca-oğulları’ndan Mehmed, Hamidiye Köyü’nden; Abdi-oğulları’ndan Ahmed, Hamidiye Köyü’nden; Tiryaki-oğulları’ndan Salih, Hamidiye Köyü’nden;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan Bekir, Kayadibi Köyü’nden; Âşık-oğulları’ndan Şakir, Kayadibi Köyü’nden; Dalgar-oğulları’ndan Bilal, Kayadibi Köyü’nden; Âşık-oğulları’ndan Hasan, Kayadibi Köyü’nden; Yetim Hasan-oğulları’ndan Talib, Uzgur Köyü’nden; Yağlıtemürcü-oğulları’ndan Yusuf, Hisargeriş Köyü’nden; Yağlıtemürcü-oğulları’ndan Eşref, Hisargeriş Köyü’nden; Kara Mehmed-oğulları’ndan Mustafa, Lapa Köyü’nden;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan Mehmed, Kayadibi Köyü’nden; Hacı-oğulları’ndan Ahmed, Çakrak Köyü’nden; Kuzu-oğulları’ndan Şakir, Tonya nahiyesinden; Öksüz-oğulları’ndan Aziz, Taflancık Köyü’nden; Ali-oğulları’ndan Hasan, Akyoma Köyü’nden; Kara Mustafa-oğulları’ndan Hasan, Akyoma Köyü’nden; Kümbetli-oğulları’ndan İbrahim, Akyoma Köyü’nden; Topal-oğulları’ndan Mehmed Fehmi, Akyoma Köyü’nden; Aliefendi-oğulları’ndan Mustafa, Akyoma Köyü’nden; Aliefendi-oğullarından Mehmed, Akyoma Köyü’nden; Molla-oğulları’ndan Mehmed, Akyoma Köyü’nden; Bodimeli-oğulları’ndan Ahmed, Akyoma Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Mustafa, Akyoma Köyü’nden; Osman-oğulları’ndan Hasan, Akyoma Köyü’nden; Terli-oğulları’ndan Ömer, Hamidiye Köyü’nden; Bostancı-oğulları’ndan İsmail, Hamidiye Köyü’nden; Abdi-oğulları’ndan Hamdi, Hamidiye Köyü’nden; Abdi-oğulları’ndan Mustafa, Hamidiye Köyü’nden; Emeksiz-oğulları’ndan Mustafa, Hamidiye Köyü’nden;

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Âşık-oğulları’ndan Galib, Kayadibi Köyü’nden; Abanoz-oğulları’ndan İbrahim, Kayadibi Köyü’nden; Dizman-oğulları’ndan Mehmed, Kayadibi Köyü’nden; Âşık-oğulları’ndan Ali, Kayadibi Köyü’nden; Kahya-oğulları’ndan Hüseyin, Uzgur Köyü’nden; Hamzabaş-oğulları’ndan Osman, Kayadibi Köyü’nden; Veli-oğulları’ndan Yusuf, Hisargeriş Köyü’nden; Topal Hasan-oğulları’ndan Hüseyin, Kayadibi Köyü’nden; Bulam-oğulları’ndan Şaban, Giresun’un Çınarlar Mahallesi’nden; Paşa-oğulları’ndan Ahmed, Tonya Nahiyesi’nden; Paşa-oğulları’ndan Mehmed, Tonya Nahiyesi’nden.
“Afv-ı şâhâne”ye uğrayan 169 kişinin oturdukları yere göre dağılımı şöyledir: Hacıhüseyin mahallesi 1; Çınarlar mahallesi 1; Kayadibi köyü 33; Alınyoma köyü 12; Akyoma köyü 25; Darı köyü 3; Seyidköy 4; Seldeğirmeni köyü 19; Çandırçalış köyü 16; Uzgur köyü 12; Çalışlı köyü 2; Tepeköy, 2; Çiçekli köyü 8; Çandır köyü 6; Hisargeriş köyü 3; Gönüllü köyü 1; Emeksan köyü 1; Yivdincik köyü 1; Lapa köyü 1; Taflancık köyü 1; Hamidiye köyü 10; Piraziz Pazarsuyu köyü 1; Balıklısu köyü 1; Akköy Şemseddin köyü 1; Tonya nahiyesi 3; Akçaabad kazası 1.
Osman Ağa, “afv-ı şâhâne”ye uğradıktan sonra Giresun belediye reisliği makamına yeniden oturdu.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Doğu Karadeniz’de kurulmasına çalışılan Pontus devleti hayallerine son veren mücadelenin içinde yer aldı.

Giresun’da kurulan iki alaydan biri olan 47. Alay’ın başında Koçgiri Kürt İsyanının bastırılmasında rol aldı.

Ağustos 1921’de Sakarya cephesine sevk edildi.

Bu savaşlarda, özellikle Mangaltepe’de büyük başarılar gösterdiler. Zaferden sonra Ankara’da Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey’in öldürülmesinden sorumlu tutuldu.

Çankaya’da çıkan çatışmadan sonra sedyede yaralı bir halde iken Muhafız Tabur Kumandanı İsmail Hakkı [Tekçe] tarafından vurularak öldürüldü (2 Nisan 1923).

Millî Mücadele kahramanı Osman Ağa’nın anıt mezarı Giresun Kalesindedir.

Kaynaklar: Ferudun Ata, İşgal İstanbul’unda Tehcir Yargılanmaları, Ankara 2005, s. 175; Zeynep Tüfekçi, Trabzon ve Çevresinde Yapılan Ermeni Tehciri ve Yargılanmaları (basılmamış yüksek lisans tezi), İstanbul 2001, s. 71, 107; BOA, BEO, nr. 343565; BOA, MV, nr. 216/69, 217/105; BOA, DH. EUM. KLH, nr. 4/36; BOA, DH. ŞFR, nr. 101/19-70; BOA, DH. EUM. AYŞ, nr. 32/22.

topal osman ile ilgili görsel sonucu

Not: Giresun’un son şehidi Yakup Buruş’un haberleri TV’ye düştüğünde Espiye-Avluca Köyü’nden olduğunu tahmin etmiştim.

Hazırlamakta olduğum Tirebolu Kazası Nikah Kayıtları’nda Avluca Köyünden Buruş-oğlu Mehmed Ali’nin Mahmud-oğlu torunu Hasan kızı Hatice ile 1900’da evlendiğine dair kayıt bulunmaktaydı.

Kimbilir, Buruş-oğlu Mehmed Ali, şehidimiz Yakup Buruş’un nesi oluyor? Yakup Buruş’un cenaze töreninde bir pankart dikkat çekmekteydi: “Torunun şehit oldu: Karşıla Osman Ağa”.

Bu pankart hem cenazeye katılanların, hem de gazetede okuyanların, TV’de görenlerin yüreklerini dağladı, gözyaşlarını sel gibi akıttı.

Yakup Buruş, Peygamber Ocağında görevinin başında şehit olmuştu.

“Yan gelip yatarken şehit olmamıştı”.

Bu pankart, Giresunlunun sabrının taştığının bir göstergesidir.

Giresunlu ne yapsın!?!

Şehitlerin “kanı yerde kalıyor”, vatan bölünme noktasına geliyor…

Başta Mustafa Kemal [Atatürk] Paşa olmak üzere Osman Ağa ve Millî Mücadele kahramanları vatanını böldürür, şehitlerinin kanını yerde bırakırlar mı idi? Mustafa Kemal Paşa olsa idi askerimizin başına “çuwal” geçer miydi?

Şehitler şimdi bir yetkili tarafından benim yazmaktan hicap duyduğum bir “kelime” ile sayıya vurularak mı ifade edilirdi?

İlhami Temel’in de ifade ettiği gibi Giresunlu kendisinden biri olan Osman Ağa’ya şehidini emanet ediyor, karşıla onu diyor.

Ben de Osman Ağa’nın şehit Yakup Buruş’a “kucağını açmış” beklediğini hissettim. Sadece Osman Ağa mı bekliyor?

42. Alay Komutanı Hüseyin Avni Alparslan Bey de “kucağını” açmış şehit torununu beklemiştir. Şehide “kucağını” açmış bekleyenler arasında Buruş-oğlu Mehmed Ali de vardır.

Şehide “kucağını açmış” bekleyenler arasında bu satırların yazarının amcası 47. Alaydan Sakarya Gazisi Ese-oğlu Kara Mustafa, yukarıda isimleri geçen 168 kahraman, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve daha niceleri vardır…

2 thoughts on “TOPAL OSMAN AĞA —– ALINTIDIR

Yorum bırakın